Çocuklar Neden İstediklerini Ağlayarak Yaptırmaya Çalışır?
- psikologbasakozcan
- 17 Kas 2024
- 5 dakikada okunur

Ağlama, bir çocuğun doğumdan itibaren kullandığı ilk ve en temel iletişim aracıdır. Yeni doğan bir bebek, dünyaya geldiği andan itibaren ağlayarak çevresiyle bağlantı kurar. Bu dönemlerde ağlamak yalnızca bir duygu ifadesi değil aynı zamanda bir ihtiyaç çağrısıdır. Özellikle küçük yaşlarda, isteklerini dile getirmek, kendilerini veya duygularını ifade etmek için kelime dağarcıkları yeterli olmadığında yine ağlama yoluna başvururlar ve bu yol onlar için oldukça etkilidir. Ancak bu davranış, çocuk büyüdükçe ebeveynler için zorlayıcı bir hale gelebilir. Peki, çocuklar neden isteklerini ağlayarak yaptırmaya çalışır ve bu durumla nasıl başa çıkılabilir gelin birlikte inceleyelim.
Duygularını Anlatmak Zor Olabilir
Özellikle 3-4 yaş, çocuğun dil gelişiminin hızlandığı ancak duygularını tam olarak ifade etme konusunda zorlanabileceği bir dönemdir. İstediklerini kelimelerle anlatamadıklarında ya da duygusal olarak kendilerini güçsüz hissettiklerinde ağlamak, doğal bir tepki olarak ortaya çıkar.
Duygusal Kontrol Henüz Gelişmedi
Çocukların duygularını kontrol etmekte zorlanmaları, beynin gelişim süreciyle oldukça bağlantılıdır. Duygusal düzenlemeden sorumlu bölgeler olan prefrontal korteks ve limbik sistem, özellikle çocukluk döneminde henüz tam olarak gelişmemiştir.
Prefrontal korteks problem çözme, dikkat yönetimi ve duyguların düzenlenmesinde önemli bir rol oynar ve öfke, hayal kırıklığı veya korku gibi yoğun duyguları düzenlemekten sorumludur. Tüm bu süreçleri yöneten prefrontal korteks yaklaşık 25 yaşına kadar gelişimini sürdürür.
Limbik sistemde bulunan amigdala ise duygusal tepkileri başlatan ve korku öfke gibi yoğun duyguları işleyen bir yapıdır. Özellikle tehdit algılaması durumunda çok hızlı tepkiler verir ve doğumdan itibaren oldukça aktif bir şekilde çalışır. Çocuklarda duygusal tepkilerin yoğun olmasının en önemli nedeni amigdalanın hızlı gelişmesi ancak prefrontal korteksin henüz bu tepkileri düzenleyecek kadar olgunlaşmamış olmasıdır. Yine limbik sistemin içinde bulunan hipokampus duygusal anıları depolar ve düzenlemeye destek olur. Anterior Cingulate Korteks (ACC) ise empati ve dikkat kontrolü gibi becerilerde rol oynar. Hipokampus ve ACC ise 20-25 yaş arasında gelişimini tamamlar.
Yani sabretme, bekleme, problem çözme, empati yapma ve duygularını kontrol etme gibi becerilerin öğrenilmesi bir anda ve hızlıca gerçekleşen bir süreç değildir. Bu nedenle küçük bir çocuk için sabır gösterme, hayal kırıklığıyla başa çıkma ya da alternatif yollar bulma becerileri sınırlıdır. Onun için istediğini hemen almak, dünyanın en büyük önceliği olabilir. Ağlamak, bu noktada bir "çıkış yolu" haline gelir.
Ebeveyn Tutumları ve Davranışların Pekişmesi
Çocuklar, çevresindeki yetişkinlerin tepkilerini gözlemleyerek davranışlarını şekillendirir. Eğer ağlama krizleri sonucunda istediklerini almayı başarıyorlarsa, bu davranış pekişir. Çocuk, ağlamanın etkili bir yol olduğunu öğrenmiş olabilir. Çünkü "ağlıyorum = istediğim oluyor" şeklinde bir bağ kurarlar.
Ebeveynlerin istemeden de olsa bu davranışı pekiştirebileceği bazı durumlar şunlardır;
Çocuğu susturmak için hemen isteğini yerine getirmek veya dikkatini dağıtmak. Örneğin; “Ağlama tamam bak, al işte çikolatan.”
Tutarsız bir şekilde bazen "hayır", bazen "evet" demek. Örneğin; bir gün ağladığında şeker verilmemesi ama başka bir gün yine ağladığında sussun diye verilmesi.
Ağlamayı bir manipülasyon aracı olarak görüp aşırı tepki göstermek ya da tamamen görmezden gelmek. Örneğin; “Bunda ağlanacak bir şey yok!”, “Git odanda ağla.”, “Ağlamayı bırakmazsan mutfağa giderim!"
Ebeveynin çocuğun ağlama krizini şakalaşarak, güldürmeye çalışarak ya da aşırı dikkat göstererek yönetmeye çalışması. Böyle bir durumda çocuk, ağlamanın sadece istediklerini almak için değil, aynı zamanda ebeveynin ilgisini çekmek için de işe yaradığını öğrenir. Örneğin; "Aa bak ne kadar tatlı ağlıyorsun, hadi beni de ağlat!" diyerek gülmek ve durumu oyuna çevirmek.
Ebeveynin çocuğu ağladığı için onu cezalandırması veya ona bağırması. Bu durumda çocuk, ağlama davranışını durdurmaz, aksine daha yoğun ve farklı şekillerde (örneğin öfke nöbetleri) devam ettirir. Aynı zamanda duygusal düzenleme becerisini geliştiremez. Örneğin; "Ağlarsan dışarı çıkamayız!", “Bugün parka gitmiyoruz.” gibi tehditlerde bulunmak.
Dikkat Çekme İhtiyacı
Çocuklar, özellikle ebeveynlerinden yeterince ilgi göremediklerini düşündüklerinde, ağlamayı dikkat çekmek için kullanabilirler. Bu durum, çocuğun ebeveynle bağ kurma isteğinden kaynaklanır.
Hayal Kırıklığıyla Baş Etme Eksikliği
Bir çocuk, hayır cevabını anlamakta veya kabul etmekte zorlanabilir. Hayal kırıklığı, özellikle küçük yaşlarda tolere edilmesi güç bir duygudur.
BU DAVRANIŞLA NASIL BAŞA ÇIKABİLİRSİNİZ?
Duygularını Tanımlamasına Yardımcı Olun
Çocuklar özellikle kendilerini kötü hissettiren öfke, üzüntü vb. duyguları günlük hayatın birer parçası olarak görüp hissedilmesi normal bir duygu olarak kabul ederlerse bu duygularla baş etmeleri daha kolay hale gelebilir. Bunun için doğumlarından itibaren onlara duygularını ifade ederek isimlendirin. Bunun için duygular ile ilgili kitaplardan yararlanabilirsiniz. Ancak en önemlisi bunu dilimize yansıtmak ve gün içerisinde duygulara yer vermektir. Bir ağlama ya da öfke anında ise ona durumu açıklamaya ve onu bir şeylere ikna etmeye çalışmayın. Çünkü zaten henüz tam anlamıyla gelişmemiş olan beynin duyguları düzenleyen bölgeleri işlevini tamamen kapatır. Bu noktada çocuğunuza en iyi gelecek şey onun duygularını anlamaya çalışmanız, duygusunu ona yansıtmanız ve duygusal destek vermenizdir. Duygusunu kendisi düzenleyemediği için bunu ebeveyn olarak sizin yapmanız gerekiyor. Örneğin; "Üzgün olduğunu görüyorum. Şu anda istediğin olmadı, bu yüzden ağlıyorsun.", “Anlıyorum, şu anda dondurma yiyemediğin için üzgünsün.” ya da “Arkadaşın sana sormadan oyuncağını aldığı için kızgın hissediyorsun.” gibi bir cümleler kurarak onunla empati yapabilirsiniz.
Duyguları Hakkında Konuşması için Ona Alan Açın
Çocuklara bütün duyguların normal ve kabul edilebilir olduğunu, bazılarının bizi iyi hissettirirken bazılarının rahatsız edebileceğini açıklamalıyız. “Üzülme!”, “Buna mı kızdın!”, “Bunda ağlayacak ne var?”, "Git odanda ağla" gibi cümleler kurmaktan kaçının. Çünkü hissedilen her duygunun verdiği bir mesaj vardır ve o duyguyu yaşayan, deneyimleyen, hisseden kişi kendisidir. Çocuk hissettiği duygu sonucunda dinlenmediğinde, yalnız kaldığında, kabul edilmediğinde o duygunun kötü bir duygu olduğunu ve hissetmemesi gerektiğini düşünebilir. İlerleyen süreçte duygularını saklama ya da bastırma yolunu seçebilir. Bu da duygunun kendisini farklı davranış modelleri ile açığa çıkarmasına neden olabilir. Bu nedenle bize düşen görev çocuğu üzen, hayal kırıklığına uğratan ya da sinirlendiren durumu anlatması için cesaretlendirmek ve yargılamadan onu dinlemeye özen göstermektir. "Sanırım şu anda biraz ağlamaya ihtiyacın var, ben senin yanındayım. Ağlaman bitince bu konuyu konuşabiliriz.", “Biraz üzülmüş görünüyorsun, neler olduğunu anlatmak ister misin?”, “Sanırım şu anda biraz kızgınsın, anlatmak istersen buradayım.” gibi destekleyici ve kapsayıcı cümleler kurarak çocuğunuza hissettiklerini açıklama fırsatı verin. Ayrıca hissettiği duyguları tüm insanların hissedebileceğini ve bunun son derece normal olduğunu açıklayın.
Sabırlı ve Tutarlı Olun
Ağlama krizine teslim olmayın ama onu tamamen görmezden gelmek de çözüm değildir. Sakin bir şekilde, kararlı duruşunuzu sürdürün. Ancak bunu yaparken duygusal destek vermeyi ihmal etmeyin. Bir şeye hayır dediyseniz o hayırdır. Koyduğunuz sınırlara öncelikle kendiniz uymalısınız. Kurallarınızda esneme olacaksa bu çocuğunuz ağladığı zaman değil sizin belirlediğiniz zamanlarda olsun.
Duygu Düzenleme Yollarını Öğretin
Evet duygu düzenleme becerimizin tam anlamıyla gelişmesi belki yıllar alıyor olabilir. Peki çocuğum zorlandığında kendisini nasıl sakinleştirecek diyorsanız bunun için elbette bazı yollar var. Duygu düzenleme becerileri erken yaşlardan itibaren öğretilmeye başlanır ve gelişen beyin ile birlikte durumu yönetmek onun için daha kolay bir hale gelmeye başlar. İşte çocuklara öğretebileceğiniz etkili duygu düzenleme yolları:
İlk ve en önemli yol doğru nefes alıp vermeyi öğretiyor olmak. Balon üflemek ya da bir mum söndürmek gibi eğlenceli oyunlarla bu beceriyi geliştirebilirsiniz. Örneğin: "Karnına bir balon koymuş gibi nefes al, şimdi yavaşça balonu indir."
Fiziksel hareketler vücutta biriken stresi azaltır ve çocukların sakinleşmesini sağlar. Örneğin; koşma, zıplama, duvar itme, bilek güreşi yapma, yastık savaşı, yoga veya germe hareketleri gibi oyunlar işinizi kolaylaştırabilir. Örneğin: "Çok sinirlendiğinde yastığa ya da hacıyatmaza vurabilirsin ya da bir tur koşmaya çıkabiliriz."
Problem çözme becerilerini destekleyin çünkü çocuklar, sorunları çözebileceklerini öğrendiklerinde daha az sıkışmış hissederler ve duygularını daha iyi yönetirler. Bunun için çocuğa sakinleştikten sonra sorunun çözümü hakkında konuşmayı öğretin. Örneğin “Ne oldu? Sana nasıl yardımcı olabilirim?”, “Bu durumda ne yapabiliriz? Birlikte düşünelim.”, “Kırıldığını anlıyorum, ama bu durumda bir çözüm bulabiliriz. Fikrin var mı?”
Bir duygu kutusu/alanı hazırlanabilir çocuklar, duygularıyla başa çıkabilecekleri güvenli bir alan ya da eşyalar/malzemeler bulundurduklarında kendilerini daha iyi hisseder. Bu kutuda ya da alanda rahatlatıcı eşyalar (yastık, pelüş oyuncak, duygu kartları) bulundurabilirsiniz. Resim yapmak için kağıtlar ve boyalar olabilir. Bazı çocuklar için inanılmaz bir sakinleşme yöntemidir resim yapmak.
Çocuğunuza model olun çünkü çocuklar, ebeveynlerini gözlemleyerek duygusal düzenlemeyi öğrenir.
Emeğinize sağlık, faydalı bir içerik olmuş 📌